”Türkiye’de en iyi beş firma arasındayız”
1990 yılında denizcilik sektörüyle tanışan ve sektörün önemli oyuncularından birisi olan Sac Denizcilik, geçmişinden aldığı bilgi ve birikim ile geleceğe yatırım yapmaya devam ediyor. Tuzla Tersaneler bölgesinde faaliyet göstermekte olan firmanın sahibi Sultan ŞAHİN, Sac Denizcilik’i ve ileriye yönelik planlarını Deniz Ticaret Gazetesi’ne anlattı.
Yaklaşık 2003 senesinden beri gemi inşa sektöründe faaliyet gösteren firmada çeşitli kademelerde yöneticilik yaptığını söyleyen ŞAHİN: ” Şimdi de Sac Denizcilik’in sahibiyiz, idarecisiyiz. 2015 yılının Ağustos ayından beri aktif olarak bu firmada faaliyet göstermekteyiz.Tuzla, Yalova ve Ereğli olmak üzere üç bölgede tersanecilik sektöründe raspa boya yapan firmalara taşeronluk yapıyoruz. Sedef Tersanesi’nin yaklaşık 1997-98 senesinden beri taşeronuyuz. Bunun haricinde ise Karadeniz Holding, Adik, Pendik Askeri Tersanesi, İDO, KUDO bunların raspa boya işlerini, bakım onarım işlerini ve sıfır inşa raspa boya işlerini yapmaktayız. Yaklaşık olarak 160- 170 civarında personel çalıştıran bir firmayız. Sektörde aile büyüklerimizden de gelen yaklaşık 40 yıllık bir tecrübemiz var, bunun yaklaşık 16-17 senesinin içerisinde bizler de varız. İki ortaklı bir firmayız ben ve Ayhan BAYRAKTAR.”
” Türkiye’deki sıkıntılı süreçten denizcilik sektörü çok fazla etkilenmedi”
Piyasanın genel durumunu da değerlendiren ŞAHİN, Türkiye’ deki sıkıntılı süreçten denizcilik sektörünün çok fazla etkilenmediğini belirterek, ” Sektörde hem iş hacmi olarak hem de ödemeler açısından çok büyük bir sıkıntı yaşanmadı. 2008- 2009 krizinde daha çok sıkıntı yaşamıştık. Ekonomik anlamda bu krizin bize bir yansıması olmadı. Şu anda piyasayı domine eden işler askeri projeler ve Karadeniz Holding’in enerji gemileri. Bu projeler piyasada olduğu için sektörde çok iş sıkıntısı yok. ”
”Sektördeki en büyük sıkıntı yetişmiş kalifiye personel sıkıntısı”
Sektördeki en büyük sıkıntının yetişmiş kalifiye personel sıkıntısı olduğunu söyleyen ŞAHİN : ” Kalifiye eleman bulmak çok zor, eleman fiyatlandırmaları da çok yüksek. Az elemanla çok iş yapılmaya çalışıldığı için elemanların firmalar arası değişkenliği, geçişi çok fazla oluyor çünkü sistem hep aynı nitelikteki elemanlara muhtaç. Kalifiye eleman sıkıntısının temel nedeni ise kendi gözlemlerime dayanarak, krizden önce sistem, piyasa genel olarak oturmuştu. Piyasada istenilen miktarda kalifiye personel ve işi götürecek kadar eleman mevcuttu. 2009 krizinden sonra tabi o kriz genelde denizciliği etkileyen navlun fiyatlarından kaynaklı denizciliği etkileyen bir kriz olduğu için o dönemde insanlar yani çoğunlukla piyasada yetişmiş kalifiyeli personel, hep inşaat sektörüne kaydı. Tabi o dönemde inşaat sektörü çok aktifti. Şimdi de durum tersine döndü, inşaat sektörü biraz sıkıntılı. Yavaş yavaş o sektöre giden insanlar da geri dönüş yapıyor ya da bu işlerin içerisinde olan personellere yeni yeni yetişen, yetiştirilmeye çalışılan elemanların eklenmesi ki bu da belirli miktarda ekleniyor. Burada en büyük sorun kalifiye eleman fazla olmadığından aynı elemanlara talepte bulunulduğunda fiyatlar çok yükseliyor. Yani bizim iş yaptığımız firmalardan talep ettiğimiz fiyatlarla, işi yaptırdığımız personellerin bize sunduğu fiyatlar arasında ki dengeyi sağlamak büyük sıkıntı yaratıyor. Genelde piyasadaki taşeron firmaların tamamında bu sorunun olduğunu tahmin ediyorum. Yetiştirdiğimiz elemanlar belirli periyotlardan sonra başka sektörlere geçiş yapıyor. Bizim sektör ağır, elemanları da bu sektörde sürekli sabit tutmak zor oluyor. Tabi bu ağır çalışmanın karşılığında da yüksek ücretler talep ediliyor, yalnız bunun en tepesindeki armatör firmalar, tersane sahipleri, bu ücretleri birim fiyat olarak vermekten kaçındığı için aracı firmalar bu konularda büyük sorun yaşıyor. Ancak Türkiye’yi etkileyen ekonomik krizin tersanecilik sektörünü çok fazla etkilediğini düşünmüyorum. Tersane yönetimlerinin bize gösterdiği iyi niyet, bizim kendi inisiyatifimiz, personellerin gösterdiği iyi niyetle oluyor. On sene öncesine kadar Türkiye’deki gemi inşa sektöründe iş sağlığı ve güvenliği önlemleri çok yeterli miktarda değildi, içinde olduğumuz için bunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye’ de iş sağlığı ve güvenliğinin en iyi uygulandığı sektörlerden biri şu anda gemi inşa sektörü, bu yönde çok büyük adımlar atıldı atılıyor da. Tuzla’daki bütün tersanelerle işimiz oluyor. İş yaptığımız tersanelerin tamamında bu yönde yüksek hassasiyetin varlığını ve uygulama yönüyle bunun üzerinde çok durulduğunu görüyoruz, bu da bizim için sevindirici. Ürün ve maliyetlendirilmelerin %10-15’i en azından iş güvenliği önlemleri için ayrılıyor.”
‘’Devlet askeri projelerle tersaneleri çok iyi beslemiş durumda’’
Sektörde krizin ortaya çıktığı dönemde devletin askeri projelerle tersaneleri çok iyi beslemiş olduğunu dile getiren ŞAHİN :’’ Bu dönemde bize krizin yansımamış olmasının en temel nedeni; devletin askeri projelerle piyasayı şu anda dengede tutacak programlamayı yapmış olması. Zaten şu anda piyasada aktif çalışan firmaların çoğu devletin askeri projelerinde çalışıyor. Bu projelerde çalışan firmaların tamamı yaptıkları işlerle, devlete yapılan işlerden sonra yurt dışına işler yapmaya başlıyor. ‘’
‘’Türkiye’de raspa boyayla bu işi yapan en iyi beş firma arasındayız’’
şu anda raspa boyayla bu işi yapan Türkiye’de ilk beş firma arasında yer aldıklarını söyleyen ŞAHİN; ‘’ Türkiye’de genellikle hem çalışan sayısı hem sürdürülebilirlik anlamında hem de firma çalışan kalitesi anlamında ve de ekipman anlamında Türkiye’de bu işi yapan en iyi beş firma arasındayız. Bizim kendi firmamız açısından planlamamız şu şekilde; mevcut çalışan personelimizin bütün çalışma haklarını düzgün bir şekilde ödeyebilmek, sağlıklı bir şekilde çalışabilecekleri iş ve çalışma ortamları yaratabilmek bunun üzerine yaptığımız iş ile ilgili teknolojik olarak mevcut gelişmeleri yakalayabilmek, takip edebilmek, maliyetlendirme açısından kendi işimize yansıtabilmek ve ülkemizde bu işte öncü firmalardan biri olmak. Elimizden geldiğince mevcut makine ve ekipman konusunda piyasadaki ve teknolojik gelişmeleri yakalayabilmek adına takip etmeye çalışıyoruz. Bizim üzerinde en çok durduğumuz konu; sektörümüzle ilgili gerekli teknolojiyi araştırıp bulmak, işimize yansıtmak, çalışanlarımızla ilgili çalışanlarımızın firma bağlılığını arttırıp bize ve çalıştıkları alana en iyi verimi vermelerini sağlamak ve onların çalışmalarının karşılığı olan haklarını düzgün bir şekilde onlara teslim etmeyi amaç ediniyoruz ve bunun için de çok uğraşıyoruz. Yapılan işin kısa bir tanımını yapmak gerekirse raspanın çok çeşitleri var üç, dört farklı çeşidi mevcut ama genel olarak bir tanımlama yapacağım. Her türlü demir, çelik, sac yüzeylerde yüzeyin üzerinde oluşmuş olan hasar,pas gibi yüzeyde olmaması gereken sonradan oluşmuş olan bütün yüzeydeki malzemenin basınçlı havalar ve kullanılacak grid veya çelik grid benzeri malzemelerle yüzey temizlenerek yüzeyin pürüzsüz ve istenmeyen her türlü maddeden arındırılma halidir raspa uygulaması. Bu uygulamanın yapılabilmesi için gerekli hava koşulları ve gerekli yüzey koşulları farklı firmalar tarafından ölçeklendirilmektedir. Bu ölçeklendirmelerin standartlara uygunluğu sağlandıktan sonra boya uygulamasına geçilmektedir. Boya uygulaması da gemicilik sektöründe genel olarak insanların araç yani otomotiv sektöründen biraz aşina olduğu bir konu olduğu için şöyle ifade edeyim; Otomotiv sektörüyle birebir uyumlu değil, benzer özellikler olmasına rağmen Bizim sektörde yüzey hazırlığı yapıldıktan sonra ki raspa dedik ona, gerekli koşullar uygulayıcı firmanın, tersanelerin ve boya verici firmanın yetkilileri tarafından ölçülüp gerekli verilerin ve yüzey standartlarının sağlandığı koşullardan sonra yüzeye birinci kat boya uygulaması, sonra kaynaklı alanların rulolarla tek tek kontrol edilerek gezilmesi, biz buna kestirme uygulaması diyoruz, daha sonra yüzey kontrollerinin yapılıp açık alanın bırakılmaması, ardından ikinci kat boya uygulaması ve final kontrolünün yapılarak dft ölçümlerinin yapıldıktan sonra tutanaklarının tutulup tankın finalinin teslim edilmesi şeklindedir genel olarak gemi içerisinde uygulanan aşamalar bunlar. Boyanın niteliğine göre kat adetinin, kestirme adetinin arttığı eksildiği alanlar vardır ama genel ortalama olarak uygulamanın özeti budur.”